DOLAR 34,2894 0.08%
EURO 37,1193 0.01%
ALTIN 3.062,180,20
BIST 8.945,800,42%
BITCOIN 24827591.5211%
Muğla
18°

PARÇALI BULUTLU

12:53

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

Özata “Önce geçim, sonra seçim diyoruz”

Özata “Önce geçim, sonra seçim diyoruz”

ABONE OL
16 Şubat 2024 16:15
Özata “Önce geçim, sonra seçim diyoruz”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata, kamu çalışanlarının ve emeklilerin acil çözüm bekleyen sorunlarına ilişkin basın açıklaması yaptı.

Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsiliği tarafından Muğla’nın Menteşe ilçesinde bulunan Sınırsızlık Meydanı’nda, kamu çalışanlarının ve emeklilerin acil çözüm bekleyen sorunları ile ilgili basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasını yapan Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata şunları söyledi;

“Ülkemizi yasa boğan 6 Şubat 2023’te gerçekleşen asrın felaketinin birinci yıl dönümündeyiz. Bir kez daha deprem şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.

Kamu çalışanlarımızın normal zamanlarda olduğu gibi olağanüstü şartlarda da milletimizin yaralarının sarılması için nasıl canla başla mücadele ettiğine ve kamu hizmetlerinin bütün olumsuz şartlara rağmen kesintisiz bir biçimde sürdürülmesinde nasıl rol oynadığına hepimiz şahidiz.

Bu çerçevede ülkemizin her köşesinde deprem, sel, yangın, afet demeden en iyi kamu hizmetini üretmek için çaba sarf eden ve milli gelire büyük katkıda bulunan memurlarımızın beklentilerine cevap verecek düzenlemelerin yapılması hepimizin arzusudur.

Yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde gündem, siyaset ağırlıklı ilerlemektedir. Bu süreçte memur ve emeklilerimizin yaşadığı sorunlar ve beklentileri geri plana atılmamalı, milyonlarca vatandaşımızın geleceğini ilgilendiren konular seçim gündemi ile ötelenmemelidir.

Memurlar, emekliler ve aileleri hesaba katıldığında yaklaşık 25 milyonu bulan bir kitlenin beklentilerinin iktidar nezdinde mutlak surette karşılık bulması ve sorunlarının çözülmesi gerekmektedir.

Bilindiği gibi 2023 yılı temmuz ayında yalnızca çalışan kamu görevlilerine ödenmeye başlanan 8 bin 77 TL tutarındaki ilave ek ödeme, ocak ayındaki artışlarla birlikte 12 bin 54 TL’ye yükselmiş ancak bu ödemenin emekli maaşlarına sayılmaması nedeniyle çalışma yaşamı ile emeklilik arasındaki bağ tamamen kopmuş, emekli maaşlarının ödenen prim ve kadro ile olan ilişkisi kesilmiştir.

Memur emeklilerine çalışırken aldıkları maaşın %45’i kadar emekli maaş bağlanmaktadır. İlave ek ödemenin emekli maaşlarına yansıtılmaması bu oranı daha da düşürmüştür.

Hükümetimiz 2024 yılını “Emekli Yılı” olarak ilan etmiştir. Mademki bu yıl “Emekli Yılı”dır öyleyse memur emeklilerinin durumu da mutlaka düzeltilmeli, ilave ek ödeme memur emeklilerine verilerek bu yoldaki ilk adım atılmalıdır.

EK GÖSTERGE

Bununla birlikte yine geçtiğimiz yıl Sayın Cumhurbaşkanımızın da söz verdiği, birinci dereceye gelen tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi konusu da henüz hayata geçirilmiş değildir.

Oysaki dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin konu hakkındaki kanun teklifinin hazır olduğunu belirtmişti. Ne var ki, bugüne kadar bu yönde atılmış herhangi bir adım olmadığını görmekteyiz. Devlette devamlılık esastır.

Ek gösterge bilhassa memur emeklilerinin maaşlarını doğrudan ilgilendirdiği için hayati öneme sahiptir.

Yerel seçime sayılı günler kala TBMM, çalışmalarına ara vermeden önce 3600 ek gösterge teklifi TBMM gündemine ivedilikle taşınmalıdır. Ekonomik gelişmelerin kamu çalışanları üzerinde yarattığı olumsuz etkileri bertaraf etmek adına “Birinci dereceye gelen tüm memurların ek göstergeleri 3600’e yükseltilerek” bu konu çözüme kavuşturulmalıdır.

Milyonlarca memur ve emekli Cumhurbaşkanımızın sözünün hayata geçirilmesini beklemektedir.

Kıymetli Arkadaşlar, emeklilere vereceğimiz destek, geleceğimize yapılan yatırımdır. Her çalışan (Allah ömür ve sağlık verirse) emekliliği tadacaktır. Hepimizin bildiği gibi memur emeklileri, ülkemizin en mağdur kesimidir.

Memurlarımızın hem emekli aylığına sayılmayan ödemeler nedeniyle maaşları ve emekli ikramiyeleri son derece düşük hesaplanmakta hem de ifa ettikleri görev ve görev aylıkları ile emekli aylıkları arasında büyük uçurumlar bulunmaktadır.

Çalışırken bir işçi ile aynı maaşı alan bir memur, emekli olduğunda işçiden yarı yarıya daha az emekli maaşı almaktadır.

Her eşitlik adalet değildir. En düşük emekli maaşını 10.000 TL’ye çıkararak iyileştirme olmaz. Herkesin ödediği prim ve çalıştığı gün sayısı esas alınarak adil bir sistem tesis edilmelidir.

En düşük emekli memur maaşı asgari ücrete endekslenmelidir. Kamu çalışanları çalışırken 2 ekmek yemekte iken emekli olunca otomatik olarak yarım ekmekle doymamaktadır. Emekliler zorunlu diyete tabi tutulmamalıdır. İstediğimiz emekli keseneklerimizin adaletli bir şekilde değerlendirilerek emeklilere insanca yaşayacak bir oranda maaş artışı sağlanmalıdır.

Emeklilik Yılı mı? Emekleme Yılı mı?

Ayrıca 5510 sayılı Kanunun getirdiği olumsuzluklar memurlarımızı mağdur etmektedir. Şöyle ki; 2008 yılının Ekim ayından önce göreve başlayan bir memurla bu tarihten sonra göreve başlayan memurun sosyal güvenlik ve emeklilik hakları aynı değildir. 2008 sonrasında göreve başlayan memur daha fazla prim ödemekte ama bu tarihten önce göreve başlayan memurdan daha az emekli maaşına hak kazanmaktadır. Ayrıca en düşük emekli aylığı miktarı da 2008 öncesi ve sonrasında göreve başlayanlar için farklı hesaplanmaktadır.

Bu durum, kanun önünde eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı gibi sosyal devlet anlayışına da uygun değildir.

Bu nedenle hükümetimizin Emekli Yılı olarak ilen ettiği 2024 yılında 5510 sayılı Kanundan kaynaklı bu çifte standardın da mutlaka giderilmesi en büyük beklentimizdir.

Yardımcı Hizmetler Sınıfı

Kamu kurum ve kuruluşlarında yaklaşık 110 bin dolayında yardımcı hizmetler sınıfı personeli bulunmaktadır. Bu çalışanlarımızın büyük çoğunluğu yüksekokul mezunudur ve pek çoğu kurumlarında memurlarla aynı görevi yürütmektedir. Bu çalışanlarımız da kamu görevlisi olduğu halde, bir türlü açılmayan görevde yükselme sınavları nedeniyle eğitim durumlarına uygun kadrolara yükselme imkânı bulamamaktadır.

Kamuda en düşük ücretli kesim olan yardımcı hizmetler sınıfı personelin mağduriyetini gidermenin en uygun yolu çalışanlarımızın yaptıkları işlere ve eğitim seviyelerine uygun görevlerin bulunduğu genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeleridir.

Kamu bütçesine yük teşkil etmeyecek olan bu talebimizin hayata geçirilmesi ve Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına alınması yüzbinlerce vatandaşımızın yüzünü güldürecek, kamuda kariyer ilkesinin hayat bulmasını sağlayacaktır.

Büro Çalışanlarının Problemleri

Ağır iş yükü altında çalışan 112 personelinin bir an önce çalışma şartları düzeltilmeli, ulaşım sorunları çözülmelidir.

Ayrıca Adliye çalışanları için acil olarak adalet sınıfı oluşturulmalı ve adliye çalışanlarının yargılama süreci 4483’e göre düzenlenmelidir.

Sosyal Güvenlik ve İş Kurda görevde yükselme düzenli olarak yapılmalı ve uzmanlık kadroları verilmelidir.

Hazine ve Maliye Bakanlığında mali hizmetler sınıfı acil olarak oluşturulması ve merkez ile taşra arasındaki gelir uzmanları arasındaki ücret farklılıkları giderilmelidir.

Nüfus çalışanlarının fazla mesai ücretleri ve randevu sistemi acil olarak düzenlenmelidir.

Mühendis Kadrosunda Çalışanların Problemleri

Kamu Mühendisleri birçok farklı kurum ve kuruluşta ciddi sorumluluklar altında ülkemize hizmet etmektedir. Son yıllarda Dengi olan mesleklerin çok gerisinde kalmıştır.

Kamu Mühendisleri yoksulluk sınırının altında bir ücret almaktadır. Emri altındaki personelinden (işçi vb.) daha az bir gelire sahiptir.

Dengi sayılan mesleklerle bir kaç yıl öncesine kadar benzer gelire sahipken şu an fark çok açılmıştır.

Zoonozlarla mücadele ederek direk halk sağlığında etkin görev alan, Hayvan Sağlığı ve gıda üretiminde, güvenilir gıdanın halka ulaşmasında görevli Kamu Veteriner Hekimleri Sağlık Sınıfında olmalarına rağmen sağlık sınıfına verilen haklardan mahrum bırakılmıştır.

Tüm Memurlar Kadrolu Olmalıdır

Kamu çalışanlarının önemli sorunlarından bir tanesi de kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli istihdamının asıl istihdam biçimi haline gelmesi ve birçok kurumda yeniden taşeron işçiliğinin artış göstermesidir.

7433 sayılı Kanunla 2023 yılında sözleşmeli personelin büyük bir kısmı kadroya geçirilmiştir. Ancak aynı Kanunla kurum ve kuruluşlarda ilk atamalarda personelin 3 yıl süre ile sözleşmeli personel pozisyonlarına atanması, ardından da 1 yıl boyunca atandıkları kurum ve bölgede çalıştıktan sonra memur kadrolarına geçebilmeleri hükme bağlanmıştır. Bu da sözleşmeli personel çalıştırmayı bir istisna olmaktan çıkarmış kamuda asıl istihdam haline getirmiştir. Buna bağlı olarak sözleşmeli kamu çalışanları 4 yıl boyunca ailelerinden ayrı kalmakta, yer değiştirme başta olmak üzere birçok hakkı kullanamamaktadır.

3+1 süreli sözleşmeli statüde istihdam kaldırılarak tüm kamu görevlilerinin 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında kadrolu olarak istihdamı sağlanmalı, kamuda 4/A’lı kadrolu ve güvenceli istihdam esas alınmalı, esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri tamamen sonlandırılmalıdır.

Kamuda asli ve sürekli görevler mutlaka kadrolu memurlar eliyle gördürülmelidir.

Cumhuriyetimiz 100 yaşında

Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıla dayanan kadim devlet anlayışımızın bakiyesi üstünde yükselmiş, köklü bir kamu yönetimi ve memur geleneğine sahiptir. Güçlü devletler, temsilcisi olan memurlarını da güçlü kılar. Gelir adaletini sağlamanın birincil yolu da memur ve emeklilerin maaşlarının belirlenmesinde ortaya konulan politikalardır.

İkinci asrının başlangıcında, 2024 yılı Emekli Yılı ilan edilmişken devletimizin memur ve emeklilerini mağdur bırakmayacağını ümit ediyoruz. Türk Yüzyılına yaraşır bir kamu yönetimi ve kamu çalışanı için 2024 yılında mutlaka harekete geçilmesi gerektiğini bir kere daha vurguluyoruz. Hasılı; Gelir kaybının telafi edilmesi amacıyla başta emekliler olmak üzere tüm çalışanlara ek zam verilmesini,

-Enflasyon farkının yanı sıra yüksek oranda refah payı uygulamasının getirilmesini,

-Enflasyon farkının aylık olarak maaşlara yansıtılmasını,

-Tüm kamu çalışanları %15’lik vergi dilimine sabitlenmesini istiyoruz.

Türkiye Kamu-Sen olarak bizler, reel kayıplarımızın karşılanmasını ve ekonomik büyümeden ve artan milli gelirden bir çalışan olarak alım gücümüzü yükseltecek hak ettiğimiz payı istiyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın “Memurlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz” sözünün gerçekleşmesini istiyoruz, taleplerimiz, makuldür ve istenirse karşılanabilir.

Mücadelemiz, başta kamu çalışanları olmak üzere tüm Türk Milletinin daha güzel bir Türkiye’de, yaşanabilir bir ücretle, refah içinde yaşaması içindir. Hükümetten ekonomik zorluklar içinde bulunan memur ve emeklilerimizi gözetecek, aileleriyle birlikte 25 milyona ulaşan bu kitlenin yüzlerini güldürecek, adil ve hakkaniyetli bir artış bekliyoruz. Önce geçim, sonra seçim diyor hepinize saygılar sunuyorum.”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.